Günümüzde, gösterilerde oynanan Artvin halk oyunları figürleri çok farklılıklar gösteriyor. Öyle ki aynı ildeki halk oyunu derneklerinde bile farklı figürler kullanılabiliyor. Halk Oyunu derneklerinin sayılarının çok artması, geleneksel oyunlarda çalıştırıcının çok da rahat sahne düzenlemesi yapamaması, geleneksel çalışma yapan Halk Oyunu Dernekleri sayısını hızla azaltıyor. Bu nedenle, hem müzik, hem de sahne düzenlemelerine ağırlık verilerek Halk Oyunu figürlerinin modernizesi ile yapılan gösteriler “Geleneksel” oyunların yerini almış durumda.
Aslında bir sahne eseri olan bu “gösteriler” çoğunluk tarafından “Halk Oyunu Gösterisi” olarak algılanmakta. Bazı oluşumlar bu görüntüyü “kırmak” adına Halk Oyunu giysileri yerine başka kıyafetlerle, değişik yöre figürlerinden alıntılar yaparak “Bir Sahne Eseri” yaptılar ve bu eserleri sergilediler. Bu tip gösteriler görsellik olarak çok da beğenildi. Şahsen ben de bu “Sahne Eserlerini” beğenerek izledim.
Ne zamanki bu eserler Halk Oyunlarının önüne geçip oyun, figür, kostümler yozlaşmış konuma geldi, o zaman anladım ki, bu çalışmalar Geleneksel Halk Oyunlarının devamı için zararlı oluyor. Dernekler ilgi toplamak adına geleneksel oyunlar yerine kendi “uyarladıkları figürleri” kullanmaya başladılar. Böylece yapılan tartışmalar sahne uyarlamalarının görselliğine göre yapılmaya başlandı. Çoğunlukla derneklerin “Geleneksel” yerine “Stilize” oyunları seçmeleri nedeni ile “Geleneksel” oyunlar unutulmaya başladı. Bu durum, azınlıkta kalan geleneksel çalıştırıcıların iyice azalmasına neden oldu. Böylece “Geleneksel Oyunları” öğreten çalıştırıcı ve öğrenen öğrenci sayısı hızla azaldı.
Günümüzde kalan az sayıda çalıştırıcı da sessizce sahneden ayrılıyorlar. Dolayısı ile geleneksel oyunlarımız da hızla tarihin tozlu sayfalarında yer alıyorlar. Böyle giderse artık ana-kız, baba-oğul aynı oyunları beraber oynayamaz duruma gelecekler. Ana, baba başka figür ile oyunları öğrenmiş olacak. Çocuk başka figür öğrenmiş olacaklar. Böylece aile içinde bile aynı oyunlar aynı figürlerle oynanamayacağı için, geleneksel oyunlar unutulacak.
Bu konudaki tartışmaların hemen hepsinde “sen nereden biliyorsun? Çok da önemli değil zaten. Bırak bunları, insanlar eğleniyorlar, ne karıştırıyorsun?” Türü söylemler yapılıyor ve ne yazık ki bir sonuca varılamıyor.
Artvin özelinde oyunlardaki basit detaylar ile ilgili bildiklerimi paylaşmak isterim.
Oyunların figürleri yanında el tutuşları ve el hareketlerinin nasıl olması gerektiği de önem taşımaktadır. Denebilir ki oyunlarda el tutuşlarında kimin elinin nasıl tutulduğunun ne önemi var? Büyüklerimiz her işte olduğu gibi koydukları kurallarda da mutlaka bir inceliği vurgulamışlar. Dikkatle bakan ve kültür ile ilgili bilgi birikimi bulunan herkes bu detayları görüp doğruluğunu yorumlayabilir.
Karma oyunlarda ve erkeklerin oynadığı oyunlarda el tutuşlarda kural “Sol el üstten tutar” Kız oyunlarında tutuş şekli, serçe parmaklardandır. Kız oyunlarında da hâkim parmak konumunda olan el sol eldir. Bazı yazılarda bu tutuşların önemli olmadığı veya sağ elin üstten tutacağı söylense de bu tutuş şeklinin gerekçesi belirtilmemektedir.
El tutuşlarının nedenini araştırdığımda gördüm ki, ekip başı oynayan, gurubun en sağında yer alıyor. Dolayısı ile ekibin lideri bu kişi. Geleneksel oyunlarda oyunlar ekip başının verdiği komutlara göre oynanıyor. Yani ekip başının bir şekilde ekiple rahatça iletişim kurması gerekmektedir.
Oyunlarda, ekip içinde bulunan bir kişi ruhen ekip içinde olmayabilir. Bir arkadaşına bakıyordur. Aile büyükleri vardır, gözü oraya takılmıştır. Ya da ekip içinde kendisini öne çıkaracak ve ekip bütünlüğüne zarar verecek bir konumdadır. Veya aklına bir şey takılmış ve oyundan uzaklaşmıştır. Bu durumda ekip başı komut vermez. Kişinin hata yapacağını gördüğü halde komut vermek, iyi bir ekip başının asla yapmaması gereken bir durumdur. İzleyenlerin dikkatini çekmeden bu kişiyi ikaz etmesi gösterinin sağlıklı olması bakımından önemlidir. Ekip başı, bu kişiyi uyarmak için yanındaki kişinin elini sıkar. Kendisinde problem olmayan yandaki kişi de bu el temasını solundakine aktarır. Böylece problem yaşayan kişiye kadar bu zincir devam eder. Hata yapması muhtemel kişi, eli sıkıldığında kendine gelir ve solundaki ekip üyesinin elini sıkmaz. Yani zincir burada sonlanır. Ekip başı sorun kalmadığını görür ve komutlarına devam eder. Bu uygulamanın tek istisnası, horonlarda, ekip başı isterse her iki el ile de üstten tutabilir.
Artvin oyunlarının hemen tamamının başlangıç figürlerinin ilk iki adımı yürüyüşü temsil eder. Sonrasındaki hareketler figürün kendisini oluşturur. ( Örneğin Ata barı’nda başlangıçta sağ ayakla başlayarak iki sayıp sonrasında üç sol, dört sağ şeklinde yürüme figürünü tamamladığımız gibi, hızlı makas figüründeki ilk iki hareket sahneyi kat amaçlıdır, üçten itibaren makas figürüne geçilir.)
Artvin oyunlarının tamamında eller havada veya omuz hizasındayken dirsek kırılmaz. İzleyen baktığında düz bir kol görmelidir. Sıkılmış bir kol kan dolaşımını olumsuz etkileyeceği için uygun görülmez. El ve kol tutuşları sadece görünüm olarak sert, ancak tutuş olarak yumuşak olmalıdır. Bu şekilde el ele tutuşanlar da daha rahat hareket edeceklerdir.
Artvin oyunlarının karma oynanan tüm oyunlarında sağda erkek eleman yer alır. Her ne kadar günümüzde kadın-erkek eşitliğinden bahsedilse de eski dönemlerde erkek hâkimiyeti vardır. Erkeğin olduğu oyunlarda komut mutlaka erkek tarafından verilir. Bu kuralın hiçbir istisnası yoktur. Bir kız bir erkek tarafından oynanan Sarıçiçek oyununda da başlangıç ve bitişte sağda erkek olmalı ve komutlar bu erkek eleman tarafından verilmelidir.
Artvin oyunları içinde erkeklerin yalnız oynadıkları oyunlar ile karma oynanan oyunlarda, başlangıçlar ve bitiş dışında düz satıhta oynanan oyun bulunmamaktadır. Kız oyunları içinde de sadece “Döne” düz sıra halinde oynanmaktadır.
Oyunlar, yarım ay veya halka halinde oynanır. Halka halinde sergilenen oyunlar Horon, yarım ay şeklinde oynanan oyunlar Bar olarak adlandırılır. Oyunlarda oyuncu sayısı kısıtlaması yapılmaz. Ancak Horonlarda figürlere geçilince ayakların birbirlerine değmemesi için en az beş kişilik bir gurup oluşması beklenir.
Oyunlarda kızlar nara atmazlar. Nedeni, seslerinin tiz çıkması ve bunun da çığlık çağrışımı yapmasıdır. Bayanların çığlık attığı durumlarda mutlaka olumsuz bir durum olduğu düşünülür. Ölüm, yaralanma, hastalık, yangın, kaçırılma, saldırı vb. olaylar hoş olmayan olaylar olup, bu durumun olduğu yerde zaten eğlence ve oyun olmaz. Ancak kızlar solo veya erkeklerle oynadıkları oyunlarda türkü söylerler.
Açık alanlardaki oyunlarda erkekler başlarını bağlarlar. Kapalı alanlarda Kabalak başa bağlanmaz ve boyuna dolanır. Geleneklerimizde de başlık (şapka, bere vb) ile gidilen kapalı alanlarda başlık çıkarılarak cemiyetin içine girilmez mi? Bunun gerekçesi kapalı alanda terlemenin daha fazla olmasıdır. Ter oluştuğunda kabalağın havlu kumaş olan bölümü ile terlerini silerler. Açık alanda daha az terleneceği için kabalak başa bağlanır. Açık alanda da ter rahatsız ettiğinde havlu bölümü ile ter silinebilir. Geleneksel oyunlarda çok uzun süre ile oyun oynandığı için abartılı giyimlere itibar edilmez.
Oyun sırasında, bayanlar takı, erkekler silah bulundurmaz. Takılar ile gösteriye gidişlerde can ve mal güvenliği söz konusu olduğu gibi, oyun sırasında bu takıların düşmesi ve kaybı söz konusu olabilir. Eşkıyalığın kol gezdiği dönemlerde insanların birikimlerini üzerlerinde taşıyor olmaları bence düşünülemez bile.
Erkeklerin silah bulundurmama nedeni ise oyunlar sırasında istem dışı olayların önlenmesidir. Bu nedenle oyun oynayacak erkekler silahlarını oyun sırasında güvenilir birilerine verirler. Mantık olarak da eğlencenin olduğu ortamlarda güvenlik sorunu olmamalıdır. Güvenlik söz konusu olduğunda da zaten eğlenceye yer yoktur.
Burada anlatmaya çalıştığım detaylara uyulmaması belki de çok önemli değildir. Ancak bilinmesinde de yarar olduğunu düşünüyorum.
Kemal ÖZBIYIK Ocak 2011 ANKARA